
Fransa, Eylül ayından bu yana toplu tecavüz davasıyla sarsılıyor. 72 yaşındaki Gisèle Pelicot, cinsel şiddet mağdurlarının küresel sembolü haline gelmeden önce Fransa’nın güneyindeki Mazan kasabasında “sakin” bir hayat sürüyordu. 1952 yılında Almanya’da doğan ve asker ailesiyle 5 yaşındayken Fransa’ya taşınan Gisèle, 9 yaşında annesini 19 yaşında ise kardeşini kaybetti. Kuaför olmak istese de stenografi eğitimi aldı ve çalışma hayatının başlarında ülkenin elektrik devi EDF’te çalışmaya başladı. 2011 yılında emekli hayatı yaşamak için Fransa’nın güneyindeki Mazan kasabasına taşınan Gisèle, üç çocuğu ve yedi torunuyla vakit geçirmekten keyif alan, fırsat buldukça doğa yürüyüşleri yapan birisiydi. Gisèle, yaşadığı organize ve ataerkil kötülükten 2 Kasım 2020’de o dönemki kocasıyla birlikte Carpentras karakoluna çağrılmasıyla haberdar oldu.
Evli olduğu erkek Dominique Pelicot, aynı yılın Eylül ayında bir markette üç kadının etek altı görüntülerini çektiği için gözaltına alınmış ve kendisinin tüm elektronik cihazlarına polis tarafından el koyulmuştu. Ancak bu onun ilk vukuatı değildi. 2010 yılında Paris’te yine benzer bir suçta gözaltına alınmış ve 100 Euro ceza ödeyerek serbest kalmıştı. Yetkililer on yıl boyunca Gisèle’e kocasının işlediği cinsel suça dair herhangi bir bildirimde bulunmadı.
Markette görüntüleri çekilen kadınların şikayeti üzerine başlatılan soruşturmada, Dominique Pelicot’un bilgisayarında Gisèle Pelicot’un onlarca erkek tarafından tecavüze uğradığını gösteren yaklaşık 100 video ve 300 fotoğraf bulundu. Karısının bilinci kapalıyken diğer erkekleri evde seks yapmaya açıkça davet ettiği mesajlar da polis tarafından tespit edilmişti. Bu iletişim şu anda yasaklı olan bir web sitesi üzerinden kuruldu. Dominique Pelicot, daha sonra itiraf edeceği şekilde Gisèle’in yiyecek ve içeceklerine yüksek dozda antidepresan karıştırıyordu. Gisèle’in o dönemde yaşadığı gün içinde bile derin uyku, hafıza kayıpları, baş ağrıları ve jinekolojik sorunların sebebi de aslında buydu. Ancak gittiği doktorlar şikayetlerine çare bulamıyordu. Dominique Pelicot ise, Gisèle’in yaşadığı hafıza kayıplarını Alzheimer’a; cinsel yolla bulaşan ve hayati risk oluşturan hastalıkları ise Gisèle’in sevgilisi olmasına bağlıyor, açıkça Gisèle’i manipüle ediyordu. Üstelik Dominique Pelicot’un aile içinde cinsel istismara uğrattığı tek kişi Gisèle değildi. İki gelininin çıplak fotoğraflarını gizlice çekmiş ve kızına ilaç vererek onun da görüntülerini kaydetmişti.
Karakola çağrıldığında polisin kendisine gösterdiği görüntüler karşısında şok geçiren Gisèle, on yıl boyunca 72 erkeğin cinsel saldırısına maruz kaldığını öğrendi. Yaşları 26 ile 74 arasında değişen, itfaiyeci, esnaf, hemşire, yazılımcı, eski polis, elektrikçi, gazeteci ve fırıncı olan erkeklerin herhangi bir psikolojik hastalığının bulunmadığı da uzmanlar tarafından tespit edildi.
Davaya dair görüş bildiren cinsel şiddet uzmanı Véronique Le Goaziou, tecavüzcülerin genellikle sıradan insanlar olduğunu ifade ederek “Tecavüzcü sıradan adamdır, gerçek bir zihinsel patoloji teşhis edebildiğimiz tecavüz faillerinin oranı çok az” dedi.
“Utanç taraf değiştirmeli”
On yıl boyunca devam eden organize saldırı karşısında sessiz kalmak istemeyen Gisèle, davada kimliğinin gizli kalması hakkından vazgeçerek küresel çapta cinsel saldırı mağdurlarının sesi oldu. “Utanç taraf değiştirmeli” diyen Gisèle, dört ay boyunca sürecek davanın başlangıcında “Şahsım için değil, kimyasal maddeye maruz kalan tüm kadınlar için ifade veriyorum” diyerek Fransa başta olmak pek çok ülkede kadınların uğradığı cinsel saldırılara dikkat çekti.
Duruşmalarda savunma tarafı, Gisèle’in uyuyor taklidi yaparak eski eşi Dominique Pelicot ile ortak hareket ettiğini dahi iddia etti. Oysa ki Dominique Pelicot, cinsel saldırıda bulunmaya gelen erkeklerden, Gisèle’in uyanmasından çekindiği için ağır parfüm kullanmamalarını, kıyafetlerini başka odada çıkarmalarını istedi. Bazı sanıklar bunun bir tecavüz olmadığını savurken, bazıları ise çiftin seks senaryosuna katıldıklarını söyledi. Buna karşı Gisèle, “Kimsenin benimle seks sahneleri hakkında konuşmasına izin vermeyin, bunlar seks değil, tecavüz sahneleri” diyerek tepki gösterdi. Bazı sanıklar ise asıl suçlunun Dominique Pelicot olduğunu, onun verdiği “izin” ile Gisèle’e tecavüz ettiklerini söylediler. Bu söylem erkeğin kadın bedeni üzerindeki “sahiplik” algısının kadınların hayatını nasıl da cehenneme çevirdiğini bir kez gözler önünde serdi.
Bu makale 19 Ekim 2024 tarihinde P24’te yayınlanmıştır. Okumak için buraya tıklayın.
Leave a comment